Darwinistler laboratuvarda oluşturularak insan vücuduna yerleştirilen yapay antijenleri bile tanıyan antikorlarn bulunduğunu düşünmezler
Darwinistler antikorların yabancıya karşı kullanılacak etkili silahları da anında tespit edip üretebildiklerini düşünmezler.
Darwinistler birkaç cm lik beyni basit sinir düğümlerinden oluşan kraliçe arının kendi iradesi ve aklıyla, petek hücrelerinin ne için inşa edildiğini kavraması ve bunları hiç birbirine karıştırmadan, en uygun yumurtlamayı yapmasının nasıl mümkün olduğunu düşünmezler.
Darwinistler insanın sahip olduğu böbreklerin, yaklaşık 10 cm büyüklüğünde, 100 gram ağırlığında olup, bedenimizin yaklaşık 1 milyondan fazla mikro arıtma tesisini bu 10 cm içinde barındırdığını ve bize hayat veren her şeyi taşıyan kanın, bu mikro arıtma tesislerinde sürekli olarak temizlendiğini, insanların dev makinelerle böbreklerin taklidini bile yapamadıklarını düşünmezler.
Darwinistler, insan vücudunda, ne zaman hücre üretilmesi gerektiği, ne zaman hücrenin yok edilmesi gerektiğinin insanın iradesi ve bilgisi dışında kusursuz bir zamanlama ve düzen içinde işlediğini düşünmezler.
Darwinistler, sinirler arası sıvıda yüzerek elektron taşıyan enzimlerin, şuurlu varlıklar olmadıkları halde kusursuzca sürdürdükleri iletim sisteminde, günün birinde mesajı ilgili yere götürmek yerine, rastgele dağıtmaya karar verseler, beyindeki bu karmaşanın tüm algı sistemini altüst edeceğini dış dünya ile olan bağlantıyı felce uğratacağını düşünmezler.
Darwinistler, kemikte yer alan osteoklast isimli hücrelerin, kemiğin biçimini ve boyunu değiştirmesi, kemik yüzeyindeki çıkıntıları küçültmesi, osteoklast kemikte yıkımlara yol açarken osteoblast hücrelerinin de iskeleti oluşturmak üzere kemik üretmeye başlamaları gibi kusursuz bir düzenin her insan kemik hücresi için geçerli olduğunu düşünmezler